“`html
İstanbul’da Hava Kirliliği Tehlikeli Boyutlara Ulaşıyor
İstanbul ve çevresini etkileyen yüksek basınç sisteminin neden olduğu hava kirliliği, alarm veren seviyelere ulaştı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, şehrin çeşitli yerlerindeki Hava Kalitesi İzleme İstasyonları aracılığıyla zaman zaman ‘Sağlıksız Hava’ uyarıları yayınladı. Uzmanlar, özellikle gerekli bir durum olmadıkça insanların evlerinden çıkmamaları konusunda uyarıyor.
İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Hüseyin Toros, yürüyüş ve spor yapmanın bu hava şartlarında önerilmediğini belirterek, “İstanbul’daki hava kirliliği, trafiğin yoğun olduğu bölgelerde ve insan etkinliklerinin fazla olduğu zamanlarda artış göstermektedir. Hava kirliliğinin düzeyi, trafik yoğunluğu, sanayi emisyonları ve meteorolojik koşullara bağlı olarak değişmektedir. Örneğin, yağmurlu günlerin ardından daha temiz havaya kavuşurken, rüzgârsız günlerde kirli havayla karşılaşabiliyoruz. Bu nedenle, hava kirliliği değerlerini düzenli olarak izlemek oldukça önemlidir. İstanbul’daki kirletici oranları günümüzde asidik yağmur seviyesine ulaşmaz; çünkü bu tür yağışların oluşabilmesi için oldukça fazla kirletici maddenin yükselmesi gerekiyor. Araçlardan yayılan kirleticiler hava yağışlarıyla doğrudan toprağa geçtiği için genellikle ciddi bir tehlike oluşturmamaktadır. İnsan faaliyetleri sürdüğü sürece, kaynakları etkin bir şekilde kullanmadığımız ve fosil yakıt tüketimini azalttığımız sürece, İstanbul gibi büyük şehirlerde hava kirliliği sorunları devam edecektir” dedi.
Hava Kirliliği Kaynakları
Prof. Dr. Toros, hava kirliliğinin başlıca kaynaklarını şöyle sıraladı: “Hava kirliliğini etkileyen etmenler arasında rüzgarlar ve yağış sistemleri bulunmaktadır. Bu sistemlerle birlikte kirletici değerleri bir miktar azalmaktadır; fakat rüzgârsız ortamlarda bu değerler yeniden yükselebiliyor. Kirletici maddelerin düzeyi, yollara yakın bölgelerde daha fazladır. Uzaklaştıkça bu değerler azalır. Özellikle İstanbul’da üç ana kirletici kaynağımız mevcut: öncelikle araçlar, ardından ısınma ve sanayi tesisleri. Araçlar, trafik akışının yoğun olduğu alanlarda çok sayıda kirletici madde üretirken, doğal gaz kullanımıyla ısınma sebebiyle oluşan kirlilik bir miktar azalmakla birlikte, bazı yerlerde kömür kullanımına bağlı olarak hala belirli sorunlar mevcuttur. Son olarak, sanayi tesisleri geçen yıllarda azalsa da, hala bazı küçük tesisler faaliyet göstermektedir. Özellikle E5 ve TEM yolları, Vatan Caddesi, Mecidiyeköy-Taksim, Boğaz köprüleri, Kadıköy ile Göztepe, Harem gibi bölgelerde sürekli bir trafik yoğunluğu olduğundan, buralarda kirletici gaz salınımı yüksektir.”
Sabah Hava Kalitesi En İyi Seviyede
Spor yapanlar için en uygun havanın sabah saatlerinde, trafik başlamadan önce gerçekleştiğini dile getiren Prof. Dr. Toros, “Trafik sabah 07:00 itibarıyla yoğunlaşmaya başlar ve 09:00-10:00 saatleri arasında zirve yapar. İstanbul’da hava kalitesinin en iyi olduğu an, trafik başlamadan öncesidir. Yürüyüş ve benzeri aktiviteler için bu saatler tercih edilmelidir. Eğer sabah saatlerinde spor yapılamıyorsa, 12:00 ile 16:00 arasında da açık havada hareket etmek daha sağlıklı olabilir. Bunun yanı sıra, vücudumuza giren yabancı maddeleri, su tüketimiyle daha kolay atabiliriz. Bu yüzden yeterli sıvı alımına dikkat etmek oldukça önemlidir” şeklinde konuştu.
Sis ve Pus ile Hava Kirliliğini Karıştırmamak Gerek
Prof. Dr. Toros, hava kirliliğinin genellikle gözle görülmediğini belirterek, “Hava kirliliği çoğu zaman fark edilmiyor. İstanbul gibi yerlerde genellikle görüş mesafesi düşük olduğunda karşılaştığımız manzaralar pus ya da sisten kaynaklanmaktadır. Görüş mesafesi 1 kilometrenin altına düştüğünde ‘sis’, üstünde ise ‘pus’ olarak tanımlanır. Bu durumu hava kirliliği ile karıştırmamak önemlidir. Hava kirliliği ölçüm cihazları veya Çevre Bakanlığı’nın verileriyle kontrol edilmelidir. Çünkü birçok kirletici madde, renk veya koku ile kendini belli etmez. Hava kirliliği, dünya genelinde her yıl 7 milyondan fazla insanın hayatını kaybetmesine neden olduğu için ‘gizli katil’ olarak anılmaktadır. Bu durum, hem küresel iklim değişikliği hem de sağlık sorunları açısından insanlığın karşılaştığı en büyük tehditlerden biridir.”
Yağışlar Hava Kalitesini İyileştiriyor
Yağışların ardından havanın daha temiz olduğunu ifade eden Prof. Dr. Toros, “Yağmur ve kar, havayı temizleme özelliğine sahiptir, bu yüzden yağmur sonrası daha sağlıklı bir hava ile karşılaşırız. Yağışlar sonrası hava kalitesi genellikle iyileşir, bu nedenle bu günlerde yürüyüş yapmayı tercih edebiliriz. Ancak İstanbul’da son günlerde yağışsız bir dönem geçirdiğimiz için, havadaki toz miktarı artmaktadır. Yağışlı günler, havanın temizlenmesi açısından büyük öneme sahiptir.”
“`
More Stories
Avusturya’da kız çocuklarına başörtüsü yasağı gelebilir
Tunceli’nin Pertek ilçesinde şap karantinası: 114 hayvan öldü
İstanbul’da korkutan gelişme: Karbonmonoksit patlaması